Buğra Gülsoy, sevenleriyle D&R'da buluşacak
Oyuncu ve yazar Buğra Gülsoy, son 4 yılda okurlarıyla buluşturduğu kitapları 'Birinci Kıyamet', devam kitabı 'İkinci Kıyamet' ve 'Luna'yı 4 Kasım'da D&R'ın Kanyon mağazasında sevenleri için imzalayacak.
Türkiye'nin en büyük kitap platformu D&R, kitapseverlerin her sene büyük bir ilgiyle takip ettiği geleneksel D&R Kitap Fuarı kapsamında düzenlediği imza günleri ve söyleşiler ile sevilen yazarları okuyucularıyla bir araya getirmeye devam ediyor.
7'ncisi gerçekleştirilen kitap fuarında bu sene ağırlanan değerli yazarlar arasında oyunculuk kadar önemsediği yazarlık kariyerinde de büyük bir başarı yakalamış Buğra Gülsoy bulunuyor.
Gülsoy; Türk boksör Sabri Mahir'in gerçek hayat hikayesinden esinlenerek yazdığı ilk kitabı “Birinci Kıyamet”, okurlarını yine sürükleyici bir yolculuğa davet ettiği devam kitabı “İkinci Kıyamet” ve polisiye ile fantastik edebiyatın unsurlarını harmanlayan “Luna”yı imzalamak için 4 Kasım Cumartesi günü saat 15.00'te D&R Kanyon'da okurlarıyla bir araya gelecek.
“Birinci Kıyamet” ve “İkinci Kıyamet” kitapları hakkında
Buğra Gülsoy, “Birinci Kıyamet” ve “İkinci Kıyamet” kitaplarında; Mekteb-i Sultani, bugünkü adıyla Galatasaray Lisesi öğrencilerinden ilk Türk boksör Sabri Mahir'in İstanbul'dan Nazi Almanyası'na uzanan yaşam hikâyesini anlatıyor. Sabri'nin Tevfik Fikret, Sakallı Celal, Marlene Dietrich, Bertolt Brecht ve Vladimir Nabokov'la birlikte geçmiş hayatı boyunca şehirler, ülkeler, kıtalar değişiyor, insanlar değişiyor. Değişmeyen tek şey ise, sürekli beklenen o “kıyamet” oluyor.
“Luna” kitabı hakkında
Polis memuru Âdem'in hikâyesi üzerinden ilerleyen ve doğru ile gerçeğin sorgulandığı eleştirel bir arka plana sahip olan “Luna”, sürükleyici olaylar silsilesine okurlarını da dahil ediyor. Hem sorular sordurtan hem de ince işlenmiş kurgusuyla “Luna”, teknolojik ilerlemenin kötücül duygularla birleştiğinde varabileceği noktanın etkili bir tasvirini yapıyor.
Kitabının sonunda Buğra Gülsoy, “İnsanlık olarak nasıl bir lanetin pençesine düşmüştük, nasıl bir kefaretin bedelini ödüyorduk ki çırpınması asla bitmeyecek sonsuz bir eziyete dönüşmüştü hayatlarımız?” sorularıyla okuru baş başa bırakıyor.