İmmünoterapi bağışıklığı harekete geçiriyor
Yeni nesil tedavi yöntemi immünoterapi ile kanser hastalıklarının tedavisinde başarılı sonuçlar elde ediliyor. Kemoterapi ve hedefe yönelik akıllı tedavilere göre çok daha az yan etki gösteren immünoterapi tedavisinin, etkisi daha kalıcı ve tedavi başarısı daha yüksek oluyor.
Yurtdışında akciğer, böbrek gibi 20'den fazla kanser türünün tedavisinde kullanılan immünoterapi, 2018 yılından itibaren meme kanserinin üçlü negatif adındaki bir alt grubu için kullanılmaya başlandı. İmmünoterapinin özellikle metastatik kanserlerde sağkalım süresini uzattığını belirten Memorial Ankara Hastanesi Tıbbi Onkoloji Bölümü'nden Prof. Dr. Umut Demirci, kanser tedavisini bir adım daha ileri taşıyan immünoterapi yöntemi hakkında bilgi verdi.
Vücuttaki bazı hücrelerin günlük yaşantının akışında tümör hücresine dönüştüğünü anlatan Prof. Dr. Umut Demirci, "Ancak insanın bağışıklık sisteminde bulunan ve 'asker hücre' olarak tabir edilen 'T hücreleri', kanserli hücreleri çok büyük oranda yok etmektedir. Bir grup kanserli hücre bu saldırılardan kurtularak, T hücresine karşı direnç geliştirmektedir. Kanserli hücreler, asker hücrelere yabancı olmadığı mesajını vererek yok olmaktan kurtulurken, bağışıklık sistemini baskılamaktadır. İmmünoterapi tedavisi, bağışıklık sistemi üzerindeki bu baskıyı ortadan kaldırarak, bağışıklık sisteminin harekete geçmesini ve asker T hücrelerinin kanseri yok etmesini sağlamaktadır. Yani kişinin kendi bağışıklık sisteminin, kanserli hücrelerle savaşması için uyarıcı etki göstermektedir” diye konuştu.
İmmünoterapinin yurtdışında 20'den fazla kanser türünde tedavi yöntemi olarak uygulandığını belirten Prof. Dr. Demirci, "Yıllardır uygulanan kemoterapi ve hedefe yönelik akıllı ilaçların ardından, 2011 yılında cilt kanseri türü olan melanomun tedavisi ile başlanan ve hali hazırda geliştirme çalışmaları devam eden immünoterapi, yurtdışında 20'den fazla kanser türünde tedavi yöntemi olarak uygulanmaktadır. İmmünoterapilerin hücre ve aşı tedavileri gibi birçok farklı çeşitleri olsa da ülkemiz şartlarında immünoterapi denilince, ‘check point' (kontrol noktası) inhibitörleri' olarak algılanmaktadır" ifadelerini kullandı.
İmmünoterapi tedavisinin kemoterapi ve hedefe yönelik akıllı tedavilere göre çok daha iyi ve uzun süreli yanıtlar sağladığını açıklayan Prof. Dr. Demirci, şöyle devam etti:
"Kemoterapi ve hedefli tedavilerdeki en önemli sıkıntı tedavi yanıtının kalıcı olmaması iken immünoterapilerde bir grup hastada kalıcı ve uzun süreli yanıtlar sağlanabilmektedir. Bu kalıcı yanıt bağışıklık sisteminde T hücrelerinde bir hafıza oluşturarak sağlanmaktadır. Erken evre kanser hastalarında tam şifa sağlanabilirken, metastaz yapmış hastaların çoğunda tam şifa sağlanamamaktadır. Tedaviyle hastalarda yaşam kalitesini bozmadan yaşamlarının uzatılması amaçlanmaktadır. İmmünoterapi metastatik kanserlerde de uygulanmaktadır. İmmünoterapi, kemoterapi ve hedefe yönelik akıllı tedavilere göre daha kolay tolere edilebilir yan etkiler göstermektedir. Kemoterapide hastalar bulantı, kusma, saç dökülmesi, kan değerlerinin düşmesi, halsizlik ve yorgunluk gibi yan etkiler yaşamaktadır. İmmünoterapi tedavisinde ise bu yan etkiler çok azalmakta; cilt döküntüleri, ishal, endokrin bozukluklar gibi daha hafif yan etkiler ortaya çıkmaktadır."
İmmünoterapi ilacının meme kanserinin üçlü negatif alt türünün metastatik evresinde yaşamı uzattığını ifade eden Tıbbi Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Umut Demirci, "Yurtdışında onay alarak kullanılmaya başlanıldı. Bu hastalarda daha önce sadece kemoterapi uygulanırken, günümüzde ise immünoterapinin etkinliği net bir şekilde ortaya konulmaktadır. Yine yakın zamanda sunulan bir çalışmada üçlü negatif meme kanserinde erken dönem hastalıkta diğer bir immünoterapi ilacı olarak pembrolizumab yüksek yanıt oranı ve sağkalım başarısı göstermiştir. Günümüzde meme kanseri, immünoterapilerin etkinliğinin gösterildiği ve gelişmelerin devam ettiği bir hastalıktır" dedi.