Oyuncu Birhan Tut'un yeni proje heyecanı

Ocak ayında dijital bir projede sevenlerinin karşısına çıkmaya hazırlanan ünlü oyuncu Birhan Tut, yeni dizisi hakkında merak edilenleri anlatırken hayatına dair bilinmeyen birçok konuda da çarpıcı açıklamalarda bulundu.

TAKİP ET

Pek çok tiyatro ve dizi projesinde boy gösteren genç yetenek Birhan Tut, hakkında merak edilenleri anlattı. Kızım, Evlat Kokusu, Adını Sen Koy, Kördüğüm, Alın Yazım, Hayat Dediğin, Aşkın Bedeli, Zengin Kız Fakir Oğlan, Kötü Yol, Elde Var Hayat ve Kurtlar Vadisi Pusu gibi birçok yapımda yer alan ünlü oyuncu, Youtube üzerinden yayınlanacak olan yeni projesi öncesi merak edilenleri soruları yanıtladı.

Bize biraz kendinizden ve yaptığınız işlerden bahseder misiniz? Kaç yaşındasınız, bu sektöre ilk başlangıcınız nasıl ve hangi proje ile oldu?

Ben Birhan Tut. 26 yaşındayım ve bilindiği üzere oyunculuk mesleğini icra ediyorum. Birçok televizyon projesinde, birçok farklı rolle yer aldım. Küçük yaşlarda tiyatro yaptığım evrede, beklemediğim bir anda bir televizyon projesinden teklif aldım ve böylece televizyon sektörüne giriş yapmış oldum. Bu proje TRT'de yayınlanan “Elde Var Hayat” dizisiydi.

İlk olarak tiyatro ile bu sektöre giriş yaptığınızı biliyoruz. Tiyatrodan sonra dizi sektörüne girmeye nasıl karar verdiniz?

Bu karar esasında benim aldığım bir karar değildi. Kendimi içinde bulduğum bir durumdu. Bu beni her zaman mutlu etmiştir. Tiyatronun yeri tüm oyuncularda çok ayrıdır elbette ancak ben dizi sektöründe bulunmaktan ötürü mutluyum. Tiyatroyu da fırsat buldukça yapıyorum tabii.

İlk olarak parladığınız ve bu yolda devam etmenizi sağlayan proje hangisiydi?

Bu projeden sonra bu yolda ilerlemeye nasıl karar verdiniz? Aslında sahne tozu yutmak dediğimiz durum bu sektörde de fazlasıyla geçerli. İlk dizi projem olan “Elde Var Hayat”ı yaptığımda; “Evet, ben burada olmalıyım!” dedim. Sonrasında “Kurtlar Vadisi Pusu” dizisiyle kariyerim devam etti ve ben başka bir kariyer yapmayı düşünmedim bile. İşime her zaman aşığımdır. Mesleğim bana ne sunarsa hayat boyu onu yaşayacağım diye söz bile vermiştim kendime o yıllarda.

Birlikte oynamayı hayal ettiğiniz bir idolünüz var mı ya da kimin oyunculuğundan ilham alıyorsunuz?

Gördüğüm iyi ya da kötü her performanstan bir şeyler öğrenmeye çalışırım her zaman. İdol vasfında gördüğüm birçok aktör var tabii. Aynı şekilde oyunculuğundan ilham aldığım da. Ancak burada belli bir isim söylemek benim için çok zor. Seyretmeye doyamadığım birçok aktör ve performans var. Elimden geldiğince hepsinden bir şeyler öğrenip kendi içimde yahut üzerimde bunları birleştirmeye gayret ediyorum.

Hangi karakteri canlandırmak sizi daha çok mutlu ediyor? Daha çok seyirciyi eğlendirmeye yönelik mi yoksa daha ağır karakterleri canlandırmayı mı tercih ediyorsunuz?

Komedi yapmak beni çok eğlendiriyor. Bu tarz roller icra ettiğimde seyirciden aldığım geri bildirimler de güzel oluyor ancak içimde beni en çok tatmin eden seçenek dram oyunculuğu. Dram oyunculuğunu ayrıca çok seviyorum. Hissettiklerimi seyirciye daha net geçirebildiğimi düşünüyorum. Enerjisi ve dinamiği yüksek karakterler oynamak tercihim tabii.

Rollere nasıl hazırlanıyorsunuz? Bambaşka rollere bürünmenin zorlukları var mı? Varsa bunlar nelerdir?

Tabii ilk etapta can vereceğim karakterle tanışmam gerekiyor. Sonrası tamamen motivasyon ve konsantrasyon ile alakalı. Çalışkan bir oyuncu olduğumu düşünüyorum. Karakter üzerine çok fazla kafa yorarım, bu da beni mental olarak karaktere yaklaştırır. Bambaşka rollere bürünmenin kendi içinde zorlukları var evet. Bazen kontrolü kaybedebiliyor oyuncu kişisi, kendine uzak karakterleri canlandırırken. Ancak zaman geçirdikçe ve çalıştıkça optimum çizgiler belirleniyor ve aslında uzak karakterleri oynamak daha keyifli hale geliyor bence.

Seyircileri etkileyebilmek ve canlandırdığınız karakter ile aralarında bağ kurabilmelerini sağlamak için neler yapıyorsunuz?

Seyircileri etkilemek tamamen seyircinin sizden beklediklerini seyirciye vermenizle alakalı bence. Bunun dışında her oyuncu oynadığı karakterlere kendinden bir şeyler katar. İlk olarak kendimizden yola çıkarız birçoğumuz. Toplumun içinden kimseler olduğumuz için de direkt bağ kurulabilecek dokunuşlar yapıyoruz zaten. Hatta bu bazen bizim kontrolümüzde olmadan kendiliğinden olabiliyor. Kısacası kendimizden bir şeyler göremiyorsak seyrettiğimiz performansta, onunla bağ kuramayız. Bu nedenle seyircinin nabzını hiçbir zaman kaçırmamak, soyutlanmamak zorundayız.

Günlük hayatınızda, büründüğünüz karakterlere bağlı davrandığınız oluyor mu? Çeşitli rollere bürünmek rutin hayatınızı nasıl etkiliyor?

Çok uzun süre bir karakteri canlandırmak sizi karakterle bütünleştirebilir ve bazı zamanlar etkilerini görebilirsiniz hayatınızda tabii. Ancak profesyonel olarak bunların etkisinde çok kalmamak gerekiyor. Bu sonuçta bir meslek ve bir karakteri canlandırıyorsam bunu sadece gerekli mecra içerisinde canlandırırım.

Yeni bir proje girişiminiz olduğunu biliyoruz. Bu projede başrollerden birisiniz. Projeye katılmaya nasıl karar verdiniz?

Proje yakın arkadaşım Tayfun Efe Molla'nın teklifiyle bana ulaştı ve Erçin Durak'ın yapımcılığını üstlendiği bir projeydi. Bunlar benim için kıymetli isimler. Birlikte toplantılar yaptık, senaryoları inceledik ve sonrasında zaten kararımı vermiş oldum.

“Takibe Takip” adlı yeni projeniz, diğer projelerinize nazaran biraz daha farklı. Dijital bir projeye geçiş yapma fikrini nasıl benimsediniz? Bu projeden beklentileriniz neler?

Evet bu çok farklı bir proje. Benim de ilk dijital projem. Senaryosu ve kurgusuyla çok ilgimi çekti ve beni heyecanlandırdı. Günümüzde medyanın artık dijitale yoğunlaştığı da malumunuz. O yüzden bu kararı vermek çok da zor olmadı benim için. Makul bir seçim yaptığımı düşünüyorum. Umarım seyircisiyle buluştuğunda da hak ettiği değeri görür. Ben çok inanıyorum ve heyecanlıyım. Beklentim ise sevilmesi, benimsenmesi, tadının çıkarılması ve uzun süre bu diziyi yapmaya devam etmemiz.

Bakmadan Geçme