Corona virüse yakalanan Milliyet Cadde Yazarı Ali Eyüboğlu yaşadıklarını anlattı

Magazin gazeteciliğinin duayen ismi, Milliyet Cadde Yazarı Ali Eyüboğlu da koronaya yakalandığını duyurdu. Eyüboğlu, korona virüsün nasıl bulaştığını ve eşiyle kendisine neler yaşattığını bugünkü köşe yazısında anlattı.

Corona virüse yakalanan Milliyet Cadde Yazarı Ali Eyüboğlu yaşadıklarını anlattı
TAKİP ET Google News ile Takip Et

İşte Eyüboğlu'nun "Koronavirüs bize nasıl bulaştı, neler yaşattı?" başlıklı bugünkü yazısı:

Koronavirüsün Türkiye’ye girdiği Mart ayından hastaneye yattığım 27 Temmuz’a kadar bir gün bile maskesiz sokağa çıkmadım, sosyal mesafeye dikkat ettim.

Pandemi döneminin çoğunu Kartepe’de geçirdim. Bu denli tedbirli davranmamın iki temel sebebi vardı.

Birincisi; yaşım 59. İkincisi; tansiyon ve şeker hastasıyım. Eşimde de şeker ve tansiyon var, o yüzden öylesine titizlendi ki, eve giren her şeye hijyen operasyonu yapmaktan ellerinin derisi değişti. Buna rağmen koronavirüs evimize nasıl girdi?

Maske takmayıp, sosyal mesafeye uymayan birinden eşime, ondan da bana bulaştı.

20 Temmuz’da eşimde boğaz ağrısı, ishal, mide bulantısı gibi rahatsızlıklar olunca Memorial’dan randevu aldık. Doktor, Kovid 19 testi istedi. Ertesi gün çıkan sonuç “pozitif” olunca acil servise gittik.

Tomografi çekildi, ciğerler temiz çıkınca doktor “evde tedavi” dedi, Kovid ilacı verdi. 21 Temmuz’da oğlumla yaptırdığımız testler ertesi gün çıktı; “Negatif”. Ambulans çağırdık Ayla, ilaçlarını düzenli almasına rağmen iyileşeceğine ayak yanması gibi yeni sorunlar başladı.

Altunizade Acıbadem’den randevu aldık. Eşimi muayene eden Prof. Dr. “Kovid için verilen ilaçların yan etkileri bunlar. Tedavide faydası olmayan bu ilaçları bırakın, yan etkileri 3-4 gün sürer” deyip eve gönderdi. 26 Temmuz’da eşimin şikayetleri artınca 112’yi arayıp, ambulans çağırdık.

Ambulans eşimi Haydarpaşa’daki Sultan Abdülhamid Han Eğitim ve Araştırma Hastanesi Acil Servisi’ne götürdü. Ambulansı takip edip, hastaneye gittik, ama eşim acilden girince görsel iletişim bitti. Doktor sonucu, “kırmızı bölge”deki camın ardından söyledi:

“Virüs ciğerlere geçti, hastanede yatarak tedavi.” 2. testim “Pozitif” Oğlumda ve bende hiçbir belirti yoktu, ama eşimin ısrarıyla 27 Temmuz’da Fatih Sultan Mehmet Hastanesi’ne gidip test yaptırdık.

Akşam üzeri İlçe Sağlık Müdürlüğü’nden bir doktor aradı ve test sonucumun pozitif çıktığını, eve bir ekip gelip beni bilgilendireceğini söyledi.

İki saat sonra gelen iki görevli, yaşım, şekerim ve tansiyonum nedeniyle “risk grubu”nda sayıldığım için ilaç tedavisinin hastanede yapılacağını söyledi.

Eşimin yattığı hastanenin Acil Servis’ine gidip, durumu anlatınca “Gözlem Odası”na aldılar beni. Neye niyet, neye kısmet İki saat sonra belli olan tahlil sonuçları ve tomografi raporunu gören doktor, “İlaçlarınız eczaneden gelince beş günlük tedavi süreci başlayacak” dedi.

Hastanedeki ilk akşam yatağa uzanıp, cam ağaçları arasında gökyüzünü seyre dalıp, düşünmeye başladım. Hesapta bu yıl Ramazan Bayramı’nı memlekette geçirecektik.

Pandemi yüzünden uçuşlar iptal olunca Kurban’da gideriz dedik. 29 Temmuz’da gideceğimiz Trabzon’dan 7 Ağustos’ta dönecektik. Bizim planımız buydu, ama Allah’ın yazdığı kader başka. 31’inci evlilik yıldönümümüz 27 Temmuz’u hastanenin farklı odalarında Kovid 19 hastası olarak yatarak geçirmek varmış kaderimizde…

Hastanede 8 gün Salı sabahı ilaç kürüm başladı. İlk gün sabah akşam 8’er, sonraki dört gün sabah akşam 3’er Favipiravir hap. Halsizlik dışında hiçbir rahatsızlığım yoktu, ama tecrit altında tedavi psikolojik açıdan zor bir süreç. Üçüncü gece eşimle beni bizim katta üç yataklı bir odaya aldılar. İkimize de moral oldu bu…

Beş günlük ilaç tedavim bitti, ama doktor taburcu etmedi. Çünkü sodyum ve potasyum değerlerim düşüktü. Sodyum için üç serum, potasyum için sabah akşam aldığım ilaç değerleri yükseltince 27 Temmuz akşamı yattığım hastaneden 3 Ağustos akşamüzeri taburcu oldum. Allah’a şükürler olsun ki evdeki 10 günlük tecrit döneminde de hiçbir rahatsızlığım olmadı.

13 Ağustos’taki son testin sonucu 14 Ağustos Cuma günü çıktı; “Negatif”. Rabbime şükür… Bu süreçte bizimle ilgilenen tüm doktor, hemşire ve sağlık çalışanlarına, arayan soran, “geçmiş olsun” dileklerini ileten herkese şükranlarımızı sunuyorum.

Yazıyı kaynağından okumak için tıklayınız