Şaşırtan hamle! Ebru Şallı ve Uğur Akkuş boşanıyor mu?
Ebru Şallı'nın eşi Uğur Akkuş'un ismi bir süre önce dolandırıcılık iddiasına karışmış, ofisine ve evine haciz gittiği öne sürülmüştü. 2019 yılında iş insanıyla hayatını birleştiren Ebru Şallı'nın boşanma kararı aldığı iddia edildi. Şallı'nın, sosyal medya hesabından Akkuş soyadını kaldırması dikkat çekti.
2019 yılında Çırağan Sarayı'nda görkemli bir düğünle evlenen Ebru Şallı ve Uğur Akkuş bir süredir Türkiye'de bulunmuyor. 2011 yılında Kuveytli yatırımcıları dolandırdığı iddiasıyla yargılanan Ebru Şallı'nın eşi Uğur Akkuş'un 8 yıl 4 ay hapis cezasına çarptırıldığı ileri sürülmüştü.
Mahkeme kararıyla Uğur Akkuş'un evi ile ofisine haciz gittiği, ünlü çiftin bu dava nedeniyle ülkeye dönmeyeceği ve Amerika'ya yerleştikleri iddia edildi.
"Hiç umursamıyoruz bunları"
Hakkındaki dedikoduları yalanlayan Akkuş, "Valla şöyle söyleyeyim şu zamana kadar 65 ülke gezdim, her sene dünyanın her yerine gidiyoruz. Her gittiğimizde böyle şeyler çıkıyor, hiç umursamıyoruz bunları. Son iki yıldan beri her gün bir haciz geliyor ama bunlar doğru değil" demişti.
Eşinin soyadını sildi
Tüm iddialara rağmen eşinin yanında olan Ebru Şallı'nın, artık boşanma kararı aldığı öne sürüldü. Eski manken, sosyal medya hesabından 'Akkuş' soyadını kaldırdı.
'Bardağı taşıran son damla oldu' iddiası
'2. Sayfa' programının iddiasına göre, Şallı'nın eve gelen hacizlerden artık sıkıldığı, hatta memurların eski eşi Harun Tan'ın evine kadar gitmesinin bardağı taşıran son damla olduğu iddia edildi. Borçlardan canı sıkılan eski mankenin, eşinden boşanmaya kararlı olduğu öğrenildi.
Evlat acısı yaşadı
Ebru Şallı'nın 2013 yılında boşandığı Harun Tan ile evliliğinden dünyaya gelen Pars Tan, geçtiğimiz yıl nisan ayında uzun süre mücadele ettiği lenfomaya yenilerek hayatını kaybetti. Oğlunun vefat haberiyle sarsılan Şallı, Youtube kanalında içini dökmüştü.
Şallı’nın açıklamalarından satırbaşları:
"İki tane çocuk doğurmak çok güzeldi. Ben anne olmayı çok sevdim. Anaç da bi yapım var. 17 yıl önce Bero doğdu. Aralarında 6,5 yıl var sonra Ponçiğim Pars doğdu. Sadece anne sütüyle besledim çocuklarımı. Bu çok mühim bence. Bir dönüm noktam da tabii ki Ponçiğim ile yaşadığım durum. O konuyla ilgili hem konuşmak istiyorum, hem istemiyorum. Zor konuşması...
Haksız yere eleştirildiğimi düşünüyorum. Ponçiğin durumu herkesin başına gelebilir. Allah hiç kimseye vermesin ama her anne babanın başına gelebilir. Bu bir dünya, yarın ne olacağımız belli değil. Bir hastalık. İlk başta inanmak istemiyorsunuz. Pars'ın hastalığı olduğunda ben hemen ignore ettim durumu."
Olmasını istemedim her anne gibi... Göğüsledim durumu. İşin içine girip, Nasıl çözeriz? Ne yapalım? Sonra zaten çabuk iyileşiyor gibi bir durum oldu. Çok güzel cevaplar aldık hastalığın tanısı konulduktan sonra. Bunu kimseye anlatmadım. Çocuğa böyle bir anı kalsın istemedim. Çünkü iyileşecekti...
Tek kadın ben değilim
Bu durumu yaşayan tek kadın ben değilim. Tek anne ben değilim. Bunun şımarıklığını da yapmak istemiyorum. Ama insanların çok büyük konuştuğunu görüyorum. Çocukları olan insanlar nasıl korkmadan kötü yorum yapıp, kötü cümleler kullanabiliyorsunuz? Benim yaşadığım acıyı nasıl anlayabilirler? Anlama şansı var mı bir insanın? Yaşamadan anlayamaz ki! Empati yapabilir mi, bence yapamaz!
Yorumlar acımasız
2,5 yıla yakın ben hastanede yaşadım. Orayı bir eğlence alanına çevirdim. Biz ilik nakline giderken 'ilik hediyesi', 'ilik eğlencesi' diye bir oyun çıkardım. İnanılmaz bir şeydi. Bütün aile sanki diş buğdayı gibi hediye aldı. Pars çok eğlendi. İnanılmaz şeyler yaşadık. Bunları yaşamış bir insan olarak yapılan yorumları çok korkusuz, acımasız buluyorum.
Kan donduran bir cümleydi
Şöyle bir şey bekleniyor, bunu hissediyorum: Ebru, Ponçiğini kaybetti, artık o da ölür. Olması gereken bu. Bunu mu istiyorsunuz? Benim bir tane daha oğlum var, ailem var. Hiç mi aklınıza gelmiyor böyle şeyler. Elbette yorum yapabilirsiniz ama önce vicdanınızı düşünün. Ben Pars'ımın istediği gibi burada, karşınızdayım.
Zaman zaman ağlıyorum. Ağlamak da insani bir duygu. Tanıdığım birisi "Ya Ebru harika, çok güzel çekimler yapıyosun, seyahatlere gidiyorsun, çalışıyorsun, her şey çok güzel gidiyor, çok güzel görünüyorsun, daha da mı gençleştin sen?" dedikten hemen sonra "Ama tabii senin iyi olma şansın yok ki... Naparsan yap" dedi. Kan dondurucu bir cümle. Kafa bu, mantalite bu..."