Ünlü fenomen Selçuk Büyük'ten şoke eden itiraf! 'Kızlar yüzünden tehdit edildim'
Gazeteci Mustafa Demir, ailesi ile çektiği içeriklerle ile sosyal medya kullanıcılarını kahkahaya boğan ve her geçen gün kitlesini arttırmaya devam eden Selçuk Büyük ile keyifli bir röportaj yaptı.
Selçuk Büyük... çekirdek ailesi ile ürettiği içeriklerle sosyal medyadaki ailesini her geçen gün, gittikçe büyütüyor. Bir takım gazeteciler ne kadar takmasalar umursamasalarda, “Hayır onlar ünlü değil!” “Onlar haber değeri taşımaz.” deselerde bir bakıyorsunuz ki onların yaptığı işlere bir anda el atıvermişler. Haber sunucusu bir spiker gezi vlogu yapıyor, herhangi bir dizinin oyuncusu mutfakta sahanda yumurta nasıl kırıldığını anlatıp yotube atıyor. Herkes her işi, istediği şekilde ve istediği zaman yapabilir asla sorun yok. Ama koltuğumuz gidiyor kafasıyla da birilerine cephe almanın luzumu yok...
Şunu unutmayın ki televizyondaki ünlülük, nam, şöhret paylaştıkça azalıyor, sosyal medyada ünlülük ve yapılan işler ise paylaştıkça çoğalıyor. (Nasıl? diye sorarsanız bir başka yazımda anlatacağım.)
Kısa bir serzenişten sonra gelelim konumuza. Pandemi dönemi malum bir çok şeyi sosyal medyaya döktü. Bende bu dönemde instagram hesabım üzerinden ufak tefek eğlenceli konuklu canlı yayınlar yapıyorum. Severek takip ettiğim Selçuk Büyük ile de böyle bir yayın planlamıştım fakat bir türlü ortak bir zaman diliminde denk gelemeyince daha fazla da zaman kaybetmemek için ben sordum, Selçuk’ta bana telefonda anlattı.
Büyük bir kitle seni takip ediyor, artan bu kitle seni sosyal yaşamdan çevrenden uzaklaştırıyor mu?
“Büyük bir kitleye ulaşırken zaten harcadığınız zaman çok fazla, adım adım sosyal hayatınızdan uzaklaşıyorsunuz. Artık sosyal hayatınız bu iş oluyor. Keyif alarak yaptığınız bir şey, sosyal hayatınıza da adaptede ebiliyorsunuz. Ben normal arkadaşlarımla vakit geçirmektense ailemle vakit geçirmeyi daha çok seviyorum. O yüzden yaptığım işte buna senkronize bir şekilde değer katıyor. Bu da beni çok daha iyi bir pozisyona getiriyor. Daha iyi bir noktaya doğru ilerleyince de daha fazla yaptığım bu işe vakit ayırmam gerekiyor ve bende şimdiden buna göre planlıyorum kendimi.”
İçeriklerin genelde ailen, özellikle anneannen ile ev içerisinde geçirdiğin keyifli dakikalar var. İlk başladığında aklımdaki plan bu muydu? Yoksa sonradan şekillenen bir düzen mi oldu?
“Aslında ben ilk yurtta başladım, üniversitenin yurduydu. Ordu Mesudiye’de bir köyde okudum. O zaman Vine vardı. Bizim maddi durumumuz iyi değildi. Anneannem bana bir telefon sözü vermişti ünivesiteye gidersen telefon alıcam demişti ve aldı. Vine dönemine yetişememiştim, ayrıca Vine’daki insanların çok komik olduğunu düşünmüyordum, çok samimi gelmiyordu, benim şuandaki içeriklerimin doğallığını o dönem göremiyordum. Bende kendim komik videolar çekmeye başladım. Baktım bende komik değilmişim, olmadı yani. Tek başıma çokta başarılı olamadım. Oldum aslında ama çok iyi değildim. 25 bin takipçiye ulaştım o dönemde iyi bir rakamdı. En iyi rakamlar o zaman zaten 500 bin falandı. Bir dönem Esenler Belediyesi’nde staj yapmıştım. O dönemde bi gün stajdan çıktım eve geldim uykusuz ve yorgundum. Instagram’a da story özelliği gelmişti daha yeni.Anneannem namaz kılıyordu. Darladım onu story özelliği ile. Normalde attığım storylere 10 -15 mesaj geliyorsa, o videoya 500 mesaj falan geldi 15 dakikada. Videoları telefonuma kaydettim ve sildim, post olarak attım ve yorgunluktan uyuya kalmışım. O video öncesinde benim rekor izlenmem 20 bin civarıydı. Ertesi gün uyandığımda bir baktım 350 bin izlenme olmuş bir günde. O zaman anladım ki doğallık ve samimiyet her zaman daha çok izlettiriyor. Kendime bir çizgi çizdim yaptığım iş ile alakalı ve o günden sonra hiç bozmadım.”
Oyunculuk düşünüyor musun?
“Oyunculuk düşnüyorum aslında, neden olmasın? Ama saçma sapan bir film projesinde de yer almak istemiyorum ya da hayatımda bana leke getirecek bir projede asla yer almayı düşünmüyorum. Ali Sunal Peramart atölyesindenaltı aylık bir eğitim aldım. Daha da geçmişte Esenler Belediyesi’nde bir tiyato eğitim almıştım. Hakkını verebileceğim bir proje olursa evet düşünürüm.”
Televizyon dünyasının arka perdesinde şöhrete ulaşmış insanlar arasında bir çok kaos gerginlik entrika dönüyor? Bu sosyal medya da ünlenmiş insanlarda da var mı? Varsa eğer başına gelen bir olayı anlatır mısın?
“Geçmiş dönemden günümüzü televizyon camiası zaten bu şekilde ayakta kalmış. Yok Hülya Avşar’ın ona dediği yok Gülben Ergen’in buna dediği... Bu, şuanki Youtuber’ların bir dönem yaptığı kaosun geçmişteki ile günümüzdeki hali diyebilirim. Ben şimdiye kadar hiç kimse ile çatışmadım, tarzım değil. İşimi yüzyüze çözmeyi tercih ederim, prim için kaos çıkaracak bir yapım yok. İşimle ve elde ettiğim başarım ile konuşulmak çok hoşuma gidiyor. Millet benim ne dediğimi, kime laf ettiğimden daha çok işimi konuşsun.”
Kendine sosyal medyada yaptığın içerikler ile ilgili bir zaman sınırlaması koydun mu? Bu yaştan sonra yapmam artık vs gibi?
“Sosyal medyanın herhangi bir yaş grubuna ait olduğunu düşünmüyorum.Yaklaşık 5 – 6 yıldır sosyal medyanın içindeyim derin bir şekilde.Her yaşımda şunu farkettim. Her yılım daha da güzelleşiyor sosyal medya sayesinde. Belkide sosyal hayatım bile bu kadar güzel olmaya bilirdi. Ailemle geçirdiğim güzel vakitler sosyal medya sayesinde beş kat daha güzelleşti. O yüzden ben bunu şu yaşta bırakırım şeklinde düşünmüyorum. Evlendiğimde eşimle de video çekerim, çocuklarım olduğunda onlarla çekerim, torunlarım olduğunda da onlarla video çekerim, ya da onlar benimle çeker. Ayak uydururum...”
Yaptığın iş ile ilgili seni mutsuz eden bir baskı görüyor musun? Tehdit edildin mi?
“Ailemle çektiğim içeriklerle alakalı ve özellikle son zamanlarda hayır hiç tehtid veya olumsuz bir baskı görmedim. Fakat ilk zamanlardaki çektiğim videolarda videonun konsepti gereği kız arkadaşlarla beraber çalışmamız gerekiyordu. O videolarda yer alan kız arkadaşların abileri, babaları veya dayıları tarafından videoyu kaldırmam için yoğun baskılara maruz kalmıştık.”
Videolarını severek izlediğin sosyal medya fenomeni var mı?
“Bu konuda size çok garip bir şey söyleyeceğim. Youtube’da çok ünlü fenomenleri izlemeyi sevmiyorum çünkü sürekli tekrara düşüyorlar. Daha çok hayvanlarla ilgili içeriklerin olduğu kanalları izliyorum. Yurt dışında yaşayan bir Türk var mesala hayvanları ile ilgili videolar çekiyor onu sürekli izliyorum. Birde benim define vloglarına hayranlığım var. Define arayıyorlar buluyorlar ya onlara bayılıyorum. Aralıksız kaçırmadan izlediğim kanallar var bu konuda.”
Fenomenlere, ünlü kelimesi çok kullanılmıyor. Ünlü deyince televizyon akla geliyor. Bu ayırt sence doğru mu? Ve bu seni rahatız ediyor mu?
“Bu konuda benim düşüncem farklı. Televizyon’da insanların odak noktaları sınırlıdır, telefonda ise dağınıktır bir çok odak noktası vardır. Biz insanların telefonlarında yer edinmiş insanlarız ve bizim gibi yüzlerce alteratif var. Biz, ünlenme noktasında sadece belli zaman ve belli dönemlerde ünlendiğimizi düşünüyorum. Bunu haricinde ün ve şöhret tamamen proje destekli olduğunu düşünüyorum. O yüzden ünlenme konusunun evet televizyona ait olduğunu düşünüyorum bana mantıklı geliyor. Bizim için durum şu; içerik üretebiliyorsan varsın, üretemiyorsan yoksun.”
Hayatta olmaz olmazların var mıdır?
“İnatçıyım, çalışmayı çok seviyorum. Hayatımda bana engel olan ve olumsuz konuşan insanlar ile arkadaşlık kurmayı hiç sevmem. Yeni insanlar ile tanışmayı ve çok ortamlara girmeyi sevmiyorum. Samimi gelmeyen bir ortamda durmam ve bunu belli ederim. Çabuk kaynaşır, konuşur, muhabbet ederim ama tanımadığım veya tanışma vesilesi olan özellikle kalabalık tanımadığım erkek ortamlarını hiç sevmiyorum.” Bir kaç kelime söylicem, aklına ilk geleni söyler misin? -Eşek “Barış Manço (Arkadaşım eşek şarkısı geldi)” -Altın “Annenanem” -Gökyüzü “Özgürlük, ben” -Uçurum “Mustafa Cecelinin şarkısı”