Dünya birbirine girmeye başladı. Toprak savaşları ve iktidar sahibi olabilmek için dökülen kanlar son hızla devam ediyor.
En önemli sorular; neden insanlar ölüyor ve neden bunları yaşıyoruz?
Ana ve genel sebep Pluto. Bir şeyi sonlandırıyor ki oradan yeni bir şey doğabilsin. Biliyorsunuz, yenilik için eskinin sona ermesi gerekir. Devlet adamları, yüksek politik statüler ve sahip olunan toprak parçaları sistemleri değişiyor. Sınırlar değişiyor. Pluto oğlak burcunda son derecelerde ülkeler arasında statü savaşlarını tetikliyor. Düğümler boğa-akrep aksına geçer geçmez Rusya-Ukrayna savaşı başladı. Orada sebep yılların birikmiş kinini kusmaktı. Rusya, Ukrayna’nın topraklarının kendisine ait olduğunu savundu ve geri alabilmek için uzun yıllar sabırla beklemişti. Düğümler aks değiştirip Mars retroya girdiğinde saldırdılar. Putin astrolojiyi iyi kullandığı için ne zaman Mars Retro yapsa mutlaka bir ülkeye, bir komşusuna saldırıyor genelde. Gökyüzünü gerçekten iyi kullanıyor. Diğer toprak savaşları, ‘’sen güçlüsün, hayır ben daha güçlü bir ülkeyim, senin topraklarında gözüm var’’ durumları ve alabileceğine inanıp savaşa girmeye cesaret etme durumları Güney düğüm akreple (19 Ocak 2022) aktif oldu. Çok uzun yıllardır süren masonik hedefler gün yüzüne çıkıyor.
Temmuz ortasında Güney düğüm terazi olurken Kuzey düğüm koç aksına geçiş yaptık. Geleceğe yürüyebilmek için, savaşmak, gerekirse direnmek, başkaldırmak, talan etmek, bileğinin gücü ile kana kan- dişe diş bir mücadele vermeye doğru yollara koyulduk. Güçlü olanın kazanacağı ortamları ekrandan izliyoruz. Ne oldu bizlere... Çok çağdaştık, çok ileriydik, yeni bir yüzyıla girmiştik. Aşırı modern bir dünya idik. Hepsi çöp oldu. Bir yerlerde çocukların ölüleri arasında basın toplantısı yapılıyorsa çok ta ileri gidememişiz demek ki.
Dönüşümün ve toplumsal olayların sebebi Pluto 21 Ocak 2024’te kova burcuna geçiş yapıyor. Ardından retroya girerek 2 Eylül 2024’te tekrar oğlak burcuna geri dönecek. 20 Kasım 2024’te kova burcuna kalıcı olarak geçecek olan Pluto yaklaşık 2044 yılına kadar bizleri sınırlarını kaldırmış evrensel toplumlar olarak var edecek. Kuzey düğüm koç burcunun iyice aktif olacağı 2024 sonbahar aylarında toprak savaşları ve statü sahibi olmak için verilen mücadeleler en hızlı zamanını yaşayacak.
O kadar çok kan dökülecek ki artık sınırları olan ülkeler olmaya kimse gerek duymayacak. ‘’Benim vatanım’’ cümlesi süreçte tarihe karışır. Vatansız toplumlar olacağız. Pluto’nun bugün sınırları yok etme çabalarına şahitlik ediyoruz. Değişimin ayak seslerini dökülen kanlarla görüyoruz. Bu kadar çok can kaybı olmasındansa sınırların olmaması, her bireyin insan olarak değer görmesi, milliyetçiliğin son bulması hedeflerine doğru sistem bizi hızla sürüklüyor.
Giden canlar küçük resim. Büyük resim önümüzdeki 20 yıl içinde ülkelerin alacağı kararlar ve insanlık olarak geleceğimiz yerdir. Bu toprak savaşlarının ne kadar anlamsız olduğunu görebilmemiz için önce kan dökülmesine şahitlik ederek süreci yaşıyoruz. Acı çeke çeke savaşmanın ne kadar gereksiz olduğunu, toprak bütünlüğünü korumanın saçma olduğunu ve dünyadaki en değerli varlığın insan olduğunu öğreneceğiz.
Sistem bize her zaman öğretir. Dersi görmeye ve almaya çalışın. İktidarlar, politikacılar, tek adam siyasetleri sona yaklaşıyor. Her bireyin söz hakkının olduğu, kimsenin kimseden üstün olmadığı, liderlik edenin bulunmadığı evrensel komite yönetimlerinin devreye girdiğini (belki eyalet tarzı sistemler gelebilir tüm dünya için), insan haklarından daha değerli hiçbir şeyin olmadığını burnumuz sürte sürte, acı çeke çeke öğreneceğiz.
Olaylara tersinden bakacak olursak Pluto yeni bir çağ başlatıyor. Bizler onun öğretilerini savaşmadan, can kaybetmeden, acı çekmeden öğrenemiyor olabilir miyiz? Çaresiz kaldığı için bizi birbirimize kırdırıyor olabilir mi? Ama öyle ama böyle, ülke sınırlarının ve milliyetçiliğin ne kadar anlamsız olduğunu öğreneceğiz. Sonrasında da öğrendiklerimizi hayata geçirip uygulamaya başlayacağız. Böylece yeni bir çağa girmiş olacağız. Belki bundan 200-300 yıl sonra yaşayan insanlar bizlerin ne kadar cahil ve karanlık bir dönem yaşadığını, yaşanılan can kayıplarından sonra akıllanıp evrensel yönetimlere geçtiğimizi tarih kitaplarından okuyacaklar. ‘’Şu halimize bakın’’ dönemi yaşıyoruz aslında. İnsan insana nasıl kıyar…
Tarih boyunca savaşların kaybedeni ve daha çok kaybedeni olmuştur. İnsanlar ölür. Birileri en değer verdikleri sevdiklerini ve sahip oldukları yaşamlarını kaybetmekle ortada kalırlar. Belki bir ülke kazanıyor görünür. Peki ya halkının kaybettikleri. Belki kanla aldığı toprakların tadını çıkaran bir liderleri olur. Ne kadar sevinilebilir ki böyle zaferlere. Her zaman kayıplar kazançlardan fazladır. 10 dönüm toprak için belki 500 kişi ölüyor. Değer mi? İnsan hayatının en ucuz halini en gelişmiş çağda yaşıyoruz. Kin ve öfke kusan liderler nereye gittiklerinin farkındalar mı acaba?
Bu yazı umarım sorularınızı cevap olmuştur.
Gökyüzünden sevgiler…