Ayşin Bujur

Doğru soruyu sor!

Ayşin Bujur

"Bazıları her şeyi olduğu gibi görür, "Niçin?" diye sorar. Ben hiç var olmamış şeyleri düşünürüm, "Neden olmasın?" Diye sorarım." George Bernard Shaw
.
Başarılı ve yetenekli kişiler için

"Ne kadar şanslı!"

"Vardır bir tanıdığı"

"Mümkün değil babadan vardır bir mayası"

ifadelerini sıklıkla kullanırız. 

Yaşadığımız kötü olaylar sonucu her zaman sorduğumuz bir soru vardır "Neden ben?". Bu soruya odaklanarak olayları değerlendirmeye başlarız. Oysa, bu soru kendimizi güçsüz hissettiren en önemli sorulardan bir tanesidir. Zihin hiçbir soruyu yanıtsız bırakmaz.

"Neden başaramıyorum?" gibi soruların da mutlaka cevabını verir. Bu cevaplar kişinin ilerlemesini değil, depresyona girmesine sebep olur. 

Oysa, başımıza gelen her olayda "Ben bundan ne öğrenebilirim?" Sorusunu sorarsak, nerede hata yaptığımızı, daha farklı neler yapabileceğimizi, olayları nasıl fırsata çevirebileceğimizi öğrenebiliriz. 

Artık kurban rolu oynamaktan vazgeçelim. 

Hayat boyu ilişkilerinizi, başarılarınızı, yeteneklerinizi, hatta gelirinizi belirleyecek önemli bir güçtür bu sorular. Hayattan zevk almak, evinizdeki kaynakları kullanmak sadece sizin elinizdedir. Sorduğunuz sorular kadar, sormadınız sorularda bilinçli etki alanınızın içindedir. 

Uzmanlar mevcut bir paradigmanın içerisinde, yalnızca o paradigmanın dışına çıkılarak yanıtlanacak bir soru sorulduğunda  paradigma kayması gerçekleştiğini ifade etmiştir. Yani mevcut durumunuzda soru sormak yerine, kendi durumunuzdan çıkarak getireceğiniz soruda yol alabilirsiniz. 

Örneğin emekli olmak istiyorsunuz. Peki "emekli olduğumda bu bana ne getirecek, nasıl bir ben olacağım?" 

"Zayıfladığım da nasıl bir ben olacağım?"

"Çocuk sahibi olduğunda nasıl bir ben olacağım?"

"İstediğim işe girdiğimde nasıl bir ben olacağım?"

Tüm bu soruları sorduktan sonra nasıl bir siz olacağınızın cevabını verin.

Stephen Covey' in etkili insanların 7 alışkanlığı kitabında, paradigmaların hayata baktığınız pencereler olduğu benzetmesine yer verilmiştir. Evinizin hep aynı penceresinden baktığınızda aynı yönü, etrafınızdaki dünyanıza dar bir alanını görebilirsiniz. Oysa hepinizin diğer pencerelerinden bakmak, etrafınızdaki dünyaya farklı bakış açıları geliştirmenizi sağlar. 

İnsanın yaradılışında ona bir güç verilmiştir. Dünyayı yok edebilecek kadar, bir de dünyada tüm güzellikleri yaratacak kadar. Bu gücü nasıl kullanmak istediğimizi biz tercih ediyoruz. Bu dünyada da tercihlerimizi yaşıyoruz. 

Hayatınız içinde ne kadar güçlü sorular sorabilirsiniz. O kadar verimli ve etkili bir yaşama ulaşırsınız. Sorularınızın kalitesi arttıkça yaşam kalitemiz de artacaktır.

Soracağınız sorular sizi dibe çeken sorular değil yükselten sorular olmalıdır.

Doğru soruyu sorduğunuz da karşıdaki insanın dinlemeye başlarsınız. Ne kadar çok dinlerseniz, karşınızdaki kişiyi o kadar iyi tanırsınız. Siz soru sormaya başladıkça sorduğunuz sorular da güçlenecektir. 

Belli durumlarda soru sorma mayı seçmiş olabilirsiniz. Bazen sorulacak sorular sonradan akla düşer, geç kalmışlardır. Yaşam akıp geçerken muhasebesini yaptığınızda sorulmayan soruların sizden neyi alıp götürdüğünü fark edebilirsiniz. Ya da belki de fark edemeyebilirsiniz. Sorulmamış sorular para, bilgi, güç kaybına mal olmuş olabilir. Zamanın belkide yılların kaybıdır söz konusu olan.

II. Dünya Savaşı döneminde Nazi Adolf Eichmann, 1942 yılından itibaren Avrupa yahudilerinin katledilmesin de oynadığı büyük rolü sebebiyle 1960 yılında Arjantin'de İsrail gizli servisi tarafından yakalanarak yargılanmıştır. Katliam da doğrudan yer almamakla beraber, başarılı bir yönetici olarak, geliştirilmesinde büyük rol aldığı demiryolu aracılığı ile işlenen insanlık suçuna ortaklık etmiştir. Bir kariyer fırsatını değerlendirilmiştir. Yaptığı şeyin sonucunu hiç sorgulamamış, sormadığı soruların bedelini ödeyen binlerce insan hayatının sorumluluğunu da yargılandığı dava boyunca almak istememiştir. Yasalara itaat etmiş verilen tüm görevleri yapmış kimseyi bizzat öldürmemiş kimseyi öldürtmemiş sadece davranışlarının sonuçlarına dair soru sormamış başkalarının duygularını dikkate almamıştır.

Davasını inceleyen Alman Yahudi filozof Hannah Arendt, "Kötülüğün sıradanlığı" kavramını kullanmış sıradan ve normal eleştirilen genel şeylerin sıradan olduğunu, şeytani bir kötülük taşımadığını dile getirmiştir. Ahlak dışı şeylere itaat eden, tek suçu düşünmeyen, soru sormayan bir insanla karşı karşıya olduğunu yazmıştır.

Soru sorma becerisi sadece bireysel değil, toplumsal düzlemde de kıymetlidir. Bir başka deyişle topluma insanlığa dokunan bu kıymetli beceri ile tarihin yazıldığını söyleyebiliriz.

Soru sormamanın bugüne dek size nelere mal olduğunu hiç düşündünüz mü?

Evet, şimdi sıra sizde!

Hayatınızda sorularınız hep olacak ve onlara cevapları Siz vereceksiniz. Siz sadece doğru soru sorma yetisine sahip olur ve zihin ve kalbin dansına kulak verin. 

kendinize dürüst olup henüz cevabını bulamadığınız sorularla ilgili sabırlı olun. Tüm cevapların bir anda kolayca gelmesini beklemeyin. Şu an tek yapmanız gereken kendi hayatınızda öz değiştirdiğiniz soruları bulup onları tecrübe etmektir. Bunu yaparken hazır olduğunuz soruların cevapları kendiliğinden sizi bulacaktır.

Sağlıcakla kalın...

Yazarın Diğer Yazıları