Son zamanlarda popüler olan yeni bir sosyal medya platformundan bahsetmek istiyorum sizlere...
Yaklaşık 3 haftadır bir çok konuşmayı takip etmeye çalıştım. Dinleyici olarak, anlatıcı olarak katıldığım sohbetler oldu.
Sohbetler genelde sinema, dizi, tiyatro, klasik müzik, kişisel gelişim, markalaşma, pazarlama stratejileri, sosyal medya vs. gibi konular.
Canlı bir sohbet olması, doğal akışta geçmesi ve bir çok farklı konuşmacının doğaçlama konuşması; İlgi duyduğunuz konunun etrafında tabiri caizse 360 derece dönmenize sebep oluyor. Ve sonra başladığınız yere geri geliyorsunuz elbette. Ancak başladığınız noktaya geldiğinizde, bir bakıyorsunuz; fikirlerinizin ucuna bir çok tohum fikirler takılmış :) Ve o zaman da kafanızda bu yeni fikirlerle birlikte bambaşka felsefelere dalıp gidiyorsunuz.
Mesela geçenlerde “Zihin Terbiyesi” konulu bir odaya girdim. Meta Akkuş’un ve İpek Sorak’ın moderatör olduğu bir sohbet odası idi.
İnanılmaz keyifli bir sohbetti ve bu konu üzerinde meraklı olan, çalışan, okuyan, deneyimleri olan bir çok insanı dinleme imkanım oldu.
Zihnimizin aslında ne kadar da geveze :) Sürekli konuşan bir zihnimiz var düşünsenize... “Akşama ne yemek yapmalıyım? Yeni bir elbise almak lazım, dolabın içini düzeltmeliyim, çamaşırları asacağım, bu komşu da sürekli geziyor, o dizi izlemezmiş, annemi aradım mı, çocuklar gelir şimdi ohooo uzar gider bu konuşmalar :)”
Ve her konuda da kendi geçmiş deneyimlerinden çıkardığı sonuçları var sevgili zihnimizin... Bazen bu zihnin kalabalık konuşma halini dinlendirmek gerekli. Meditasyonlarla, yogayla vs.
Ama bazı deneyimler var ki zihni terbiye etsen de, dinlendirsen de geçmeyince geçmiyor. Geçemiyor...acıtıyor...
Kırmızı Oda’nın bu hafta bölümünde anlatıldığı gibi... Kumru’nun, Nazlı’nın, Recai’nin ve Sadi’nin hikayesi gibi...
Nasıl da kanatarak ilerliyor... Kuyularda yaşamak adeta...Kuyuyu ne kadar projeksiyonla aydınlatsanız da karanlık karanlık işte...
Ve onların güçlülüğü karşısında kendi dertlerinden utanıyor insan...
Bu hikayelerde karanlığı yaşatanlar izliyorlar mı acaba bu hikayeleri? İstismara uğrayan insanın ne yaşadığının farkındalar mı? Bu denli körler mi? Bu denli zalimler mi? Bu mu yani?!
Zihinimiz nasıl sussun işte bunları gördükçe? Ama görelim, görelim ki fark edelim! görelim ki böyle insanları tanıyabilelim, şahit olduğumuzda var gücümüzle mücadele edebilelim!
Görüş ve önerileriniz için [email protected]