Naci’ye aşık Safiye ile evdeki taşlaşmış kalbe sahip Safiye arasındaki duygusal kopukluklar benim diziden de kopmama sebep olmaya başladı.
Naci gelene kadar diziye tutkalla yapışmıştım sanki.
Naci gelince daha da çok bağlandım diziye... Çünkü üzüldüğüm Safiye iyileşecekti...
Safiye’nin taşlaşmış kötü kalbi diğer karakterlerle çatışmaya devam ettikçe; o zaman Safiye’nin Naci aşkı sahiciliğini yitirmeye başladı.
Ya Naci ile iyileşen Safiye evde de iyileşme alametleri göstermeliydi ya da Naci’nin aşkı bile Safiye’nin taşlaşmış kalbini yumuşatmamalıydı!
Bir insan bu denli aşık iken bu denli kötü de olamaz ya hani??
Aynı duyguyu Han’da da yaşıyorum mesela!
Tam Han & İnci aşkına büyülenmişken diğer karakterlerle olan olay örgülerindeki “saplantılı Han” tüm büyüyü bozuyor!
Bu sefer içlerinde en hasta Han diyorum!
O aşk, bu aşk derken hikayenin içindeki tek sahici aşk Gülben ile Esat kalıyor.
O yüzden de onları izlemeye doyamıyorum.
Neriman ile Ege’de öyle.
Oysa bütün karakterleri seviyordum!
Oysa dizinin anlatmak istediği gerçekten çok sahici idi!
Çocukluğumuz geleceğimiz demişti dizi bize!
“Orayı nasıl geçtiğimiz çok önemliymiş bak gördün mü?” demiştik!
Geçememişsek de, geçmişsek de bulunduğumuz an’ları iyileştirmek için hiç bir zaman geç kalmadığımızı farketmiştik!
İşte bunları farkettirdiği için güzeldi dizi!
Hala da güzel...
Ama inanarak izlemek istiyorum galiba...
O zaman ruhumu da iyileştirebileceğine inanıcam belki bilmiyorum ki...
Siz ne düşünüyorsunuz?