Sevgili okurlarım hepinizin yakından tanıdığı ve sevdiği çok kıymetli bir oyuncu ile röportajım var. Özellikle kadın izleyicilerin hayran olduğu yakışıklı, başarılı oyuncu sevgili Taner Rumeli.
Sevgili Taner, kendisini “oyun işçisi” olarak tanımlıyor. Ve mesleğine olan sorumluluğunu Oyuncular Sendikası Genel Mali Sekreteri olarak fazlasıyla yerine getiriyor.
Bugün sevgili Taner ile hem oyunculuk ve yeni projeleri hem de diğer bütün oyuncuları ilgilendiren “Oyuncular Sendikası” üzerine konuşacağız.
Evet Taner, merhaba, hoş geldin. Neler yapıyorsun bu aralar?
Merhabalar, bütün okuyucularınıza selam ve sevgiler. Evet, pandeminin ilk başladığı dönemlerde dijital tiyatro/evinde tiyatro diyerek bir maceraya girmiştik. Daha dijital tiyatro konuları konuşulmadan önce biz bunu başlatmış olduk aslında. Youtube’a bir tiyatro kurduk diyebiliriz. Biz başladığımızda dünyada örneği de yoktu. 21 Mayıs’ta prömiyer yaptık. Yani pandemi başladıktan 2 ay sonra. 8 tane canlı prova yayınladık. Tiyatro konulu sohbetler gerçekleştirdik. “Evinde Tiyatro Sohbetleri” dedik adına da. Altan Erkekli, Demet Akbağ, Mert Fırat, Meltem Cumbul, Servet Yeşil, Bilge Şen, Mark Levitas gibi çok değerli konuklarımız oldu. Ve sadece tiyatro konuştuk. Üstelik tüm bunları dizi projem olduğu zaman gerçekleştirdim. Yeterli zaman ayıramadığımı düşündüğüm bir dönemde 2 oyun, sohbetler ve evinde doğaçlama show yapmış olduk. Ama şimdi dizi bitti. Boş durmayı çok seven biri değilim zaten. Ve şimdi tam konsantre Youtube kanalındayım. Evinde Doğaçlama Show da bunlardan birisi.
Youtube “Evinde Tiyatro” kanalındayım
Seni ekranda görmeyi seven ciddi de bir hayran grubun var. Nerede bulacaklar bu durumda? Adres YouTube kanalın diyebilir miyiz?
Evet, adresim YouTube kanalımız. Kanalımızın ismi; “Evinde Tiyatro”. Çok yakında biletli satışa çıkacak bir projemiz de var. 2 oyun Youtube’ta canlı oynadık. Sonra bunu kaydettik. O ilk kaydımızı da Newyork’lu bir tiyatro ile yaptık. Tiyatronun adı TARTE (Turkish American Repertory Theatre). İki tane tek kişilik oyunun birleşmesi aslında. Ve TARTE ile kardeş tiyatro olduk. Yakında biletli satışımız başlayacak.
Ayrıca her cumartesi akşamı saat 21:30’da “Evinde Tiyatro” YouTube kanalında canlı olarak “Doğaçlama Show” yapmaktayız.
Hepimiz YouTube kanalında buluşuruz diye düşünüyorum:) Oraya bekleriz:)
Ekranla ilgili de görüştüğümüz projeler var elbette. Ama netleşmeden bir şeyler söylemem doğru olmaz.
Pekala gelelim sendikaya :) Oyuncular neden üye olmalı?
Yani öncelikle kendilerini yasal zeminde korumak adına üye olmalılar zaten. Ama her şeyden önce yasal zeminin ötesinde kendisinin ihtiyacı olmasa bile ihtiyacı olan bir arkadaşının derdine derman olabilirler.
Çok sevdiğim bir arkadaşımın bir sözü vardır. “Aynılar aynı yerde olsun”. İşte aynılar aynı yerde olduğu zaman, orada başka bir enerji de oluyor aslında. Herkes meslektaşı ile derttaşdır da aynı zamanda. İşte bu derttaşlıktan bir ortaklık yakalamak ayrı bir lezzettir. Bütün yasal meseleleri bir yana bırakalım, her şeyden önce orada, onunla aynı derde sahip bir meslektaşı olması, bütün bu büyük ve dev sektörle tek başına mücadele etmediğini bilmesi dahi; üye olması için yeterli bir sebep olmalı aslında.
Örgütlülük bir kültürdür. Örgütlülük basit olarak derttaşların bir araya gelerek dertlerini ortak savunmasıdır denilebilir.
Dertlerimizi beraber savunalım, birlikten sinerji yaratalım diyoruz.
Peki, herkes üye olabilir mi? Sektörün içindeyim demek yeterli midir? Mesela Oyunculuk mezunu ama piyasada bir iş üretmemiş birisi? Ya da alaylı olup piyasada çalışan? Ya da yardımcı oyuncu? figürasyon?
Önce figürasyonla başlayalım. Bu ayrı bir konu çünkü. Her şeyden önce 2013 yılında Mesleki Yeterlilik Kurumu ile birlikte yürüttüğümüz bir çalışma sonucunda oyuncu, seslendirme oyuncusu ve figüran meslek tanımları 26.12.2013 tarihinde resmiyete kavuştu.
Oyuncu olanlar, performans sanatçıları, mikrofon oyuncusu, performans dans oyuncusu, tiyatro oyuncusu. Yani sahne/perde/ekran/mikrofon.
Bu tanımlar yapılırken figürasyon başka tanımlanmış. Ayrı bir meslek tanımı yapılmış yani figürasyonlar için. Dolayısı ile figürasyonların başka sendikal oluşumları ve mesleki birliktelikleri olması gerekiyor.
Meslek mezunları gelip direkt üye olabilirler elbette.
“Figürasyonla” “yardımcı oyuncu” çok karışıyor maalesef
Figürasyon başlı başına bir meslek dalı ve oldukça önemli. sektörün önemli dinamiklerinden birisi.
Burada figüran nedense “ayıp” gibi algılanıyor. 2007/2008 yıllarında çok iyi niyetli bir çabayla figüran demeyelim yardımcı oyuncu diyelim dendi. Çünkü gerçekten de setlerde çok eziyet çekiyorlardı. Biraz daha iyi şartlarda çalışmaları için iyi niyetli bir çaba ile söylendi. Ama bu sefer de kavram karmaşasına sebep olundu. Alaylılar için özellikle de bu karmaşa yaşandı.
Biz nasıl yapıyoruz? Biz neye göre ayırıyoruz bunu söyleyeyim öncelikle:
Bir kere meslek mezunları aktif olarak çalışıyorlarsa onları kabul ediyoruz. Onlar bizim meslektaşlarımız. Alaylı olanlar için ise aktif çalışıyor olmasını önemsiyoruz. Aksi halde üyelik talebini reddediyoruz. Örneğin bir oyuncu 10 yıl önce oynamış ama şimdi aktif değil ve alaylı; işte o zaman üyelik talebini kabul edemiyoruz.
Sendika olarak fia yani uluslararası aktörler federasyonu yönetim kurulu üyesiyiz
Yani bu şu demek oluyor; sendikaya üye olan bir oyuncuya verdiğimiz kimlik kartı, o oyuncunun uluslararası platformda oyuncu olduğunu kanıtlayan tek belge. Yani yurtdışında oyuncu olduğunuzu ispat et derlerse göstereceği sendika kimliği ile oyuncu olduğunu ispatlıyor. Ki, bu çok önemli bir gelişmedir. Ayrıca uluslarası ölçeklerde önemli bir vizyon katkısı oluyor elbette.
Sendikaya üyelik online olarak site üzerinden yapılabiliyor mu?
Yani belli bir aşamaya kadar site üzerinden işlemleri başlatabilseniz de maalesef ıslak imza zorunluluğu nedeniyle bizzat sendika gelinmesi gerekiyor. Ve çok düşük miktarlarda aidat talep ediyoruz. Ki benim sendikada görevli olduğum alan özellikle mali sekreterlik. Ama maalesef çok zor şartlarda büyük adımlar atmaya çalışıyoruz.
İsimleri çok bilindik oyuncularımız maddi destek olmuyorlar mı?
Maddi destek ötesinde gelip üye olmaları dahi bizim için çok önemli ve yeterli. Herkesi çatımız altına bekliyoruz. Birlikte hareket etmek çok önemli.
Bazı milyarlar kazanan oyuncular üzerinden argümanlar geliştiriyorlar bütün oyuncuların böyle çok paralar kazandıklarına dair ama böyle bir şey yok maalesef. Yani bir dizide yer alan oyuncuların kabaca 20 kişisi çok kazanıyor dersek, geriye kalan 50 kişisi maalesef böyle çok kazanmıyor. Zor durumdalar.
Tabi ne kadar kalabalık olursak o kadar çok şey değiştirmiş de oluruz. Sonuçta kendi şartları ve kazançları yerinde olan oyuncu meslektaşlarımızın da üye olarak destek olmaları dahi güç vereceği ortada. Kendileri için ihtiyaçları yoksa bile arkadaşları için bu destekler önemli.
Sonuçta bazı şeyler değişirse hepimiz için değişecektir.
Zaten biz çok kalabalık, milyonların olduğu bir meslek grubu da değiliz. Eni konu 10 bin ya da 15 bin kişiyiz.
Her alanda insanların gönülleri çok sömürülüyor!
Pandemi döneminde Diziler gerek televizyonda gerekse digital platformda yer bulabildiler. Ama tiyatro biraz zor durumda kaldı bu süreçte. Sendika olarak bir şeyler yapabiliyor musunuz? Bir çalışmanız var mı?
Oyuncular Sendikası son dönem yönetim olarak pandemiden önce geniş çaplı toplantılar organize ediyorduk zaten. Kadıköy Tiyatrolar platformu kurulmuştu bu arada. Tiyatrolar arasında örgütlenme faaliyetleri başlamıştı. Ki, ilk toplayan da Kadıköy Belediyesi idi.
Daha sonra bizim de önerilerimizle Tiyatro Kooperatifi kurulmuş oldu. Ve biz sendika olarak elimizden gelen ne destek varsa verdik. Tiyatrolar iş yerleri. Sendika açısından tiyatro salonları diğer setler gibi denetlememiz gereken yerler. Tiyatro sahipleri de oyuncu dostlarımız olduğu tiyatro salonları ve oyuncuları birbirine karışıyor. Aslında Türkiye’de “tiyatro işletmecisi” diye bir kavram yok. Böyle bir meslek yok. Olsa o zaman belki bazı şeyler birbirine karışmadan konuşuyor olabilecektik.
O yüzden oyuncular kendi gönülleri ile bir şeyler yapıyorlar. O zaman o gönüllük kavramı ortaya girdiğinde kim gönüllü, kim kazanıyor, kim ne yapıyor o kadar birbirine karışıyor ki doğal olarak. Tiyatroların evet çok problemleri var doğru ama tiyatro oyuncularının çok daha büyük problemleri var. Ve benim sendika olarak bakmam gereken yer tiyatro oyuncuları.
Diğer taraftan da tiyatro oyuncuları, oynadıklar işletmeleri öyle çok koruyor ve kalkan oluşturuyorlar ki... Onları çok iyi anlıyorum elbette. Ben de aynı yerden geldim. Benim de derdim tiyatro. Hala dijital filan uğraş veriyorum.
Tiyatro yaşasın evet ama tiyatrolar yaşarken de oyuncular da yaşasın bir taraftan. Oyuncu kendi kirasını ödeyemediğini düşünmeden çalıştıkları kurumun kirasını ödeyemediğini düşünüp üzülüyor. Her alanda olduğu gibi tiyatro oyuncularımıza da maalesef gönül sömürüsü yapılıyor.
Emek sömürücüsü ile karışıyor ama gönül sömürücüsü daha da başka. Biz oyuncular zaten emek vermeye hazırız. Alacağımız ücreti konuşmak istediğimizde hemen; “ama bu tiyatro nasıl yani” deniyor. Bir tiyatro oyuncusu kendisini tiyatroya vakfetmeli midir? Çalışan olduğunu, hakları olduğunu unutuyor. Tiyatro kutsal diye. Tamam tiyatro kutsal ama orayı kutsal yapan, kutsallaştıran kişiler oyuncularıdır!
Ben de Ankara Dil Tarih Tiyatro mezunuyum. Ve bize öğretilen bir oyuncu ve bir seyirci varsa o tiyatrodur artık! Bu kadar. Biri oynuyorsa, biri de onu izliyorsa bu yeterlidir! Bu ikisi kutsaldır işte. İkisinin yarattığı büyü kutsaldır! Tiyatrolar bizim işyerlerimiz.
Oyuncuların rol aldıkları projeler yurt dışı satıldığında oyuncuların da fikri sınai hak kapsamında telif ödendiği günler yakında gelecek mi ne dersiniz. :)
Anlatayım. Öncelikle telif meselesi meslek birliklerinin meselesidir. Bunun için BİROY var. Onların yapıları da farklı. Kültür Bakanlığı’na bağlı bir oluşum. BİROY ile elbette omuz omuzayız. Ama bizim alanımız iş yerleri ile ilgili. İş üretilirken biz varız. İş üretildikten sonra ise konu BİROY’un.
Ancak onlar da da gönüllük esası ile çalışıyorlar. Kalabalık olsalar daha da birlikten kuvvet doğacaktır. Ki yasal haklarımız var zaten. İşimizin tabiatı gereği bağlı çalışan olmamız gerekirken, bu yok sayılıp yasalardaki boşluklar kullanılarak, bizim kendi hesabına çalışan insanlar olduğumuz iddia ediliyor. Oysa yasa gayet açık.
Bu konuda önemli adımlar atıldığını da söylemeliyiz. Ve önemli çalışmaların meyvelerini vermek üzere olduğunu biliyorum.
Seslendirme yapanlar bir araya geldiler ve bu haklarını aldılar. Bizler de bir araya gelip birlikte hareket etmeliyiz ki daha çok yol alalım.
Biz oyuncular bırakın yurtdışı haklarımızı, yurt içinde oynadıkları iş tutmayınca parasını alamıyoruz neredeyse. Bu oyuncunun sorunu olmamalı ve cezasını oyuncu çekmemeli.
Tabi yapımcılar ölsün ve tüm sorumluluk onların olsun demiyoruz elbette. Hatta bu konularda devlete hakem olun bir tarafta yapımcılar TESİYAP; bir tarafta biz olalım ve konuşalım istedik. Yapımcı da bizim iş arkadaşımız sonuçta. Yapımcının patronu yayıncı. Ama yayıncı kendi patronluğunu kabul etmediği için sorunlar çıkıyor.
Yapımcıların arasında da elemelerin yapılması lazım. Gerçek yatırım yapan, işini ciddiye alan yapımcıları kastetmiyoruz elbette. Gelin beraber oturalım sektörü düzeltelim. Devlet hem hakem olsa hem de garantör olsa bu sorunlar bir masa etrafında toplanarak çözülebilir aslında diye düşünüyorum.
Çok teşekkür ederim sevgili Taner Rumeli. Yüreğinize sağlık.
Ben teşekkür ederim. Okurlarınıza sevgi ve selamlar.
Sevgili okurlarım ben zaten Taner Rumeli’yi “Afili Aşk” tan beri çok büyük bir keyif ve hayranlıkla izliyordum. Bu röportaj sonrası mesleğinde etik olma gayretine ve sorunlara çözüm olma çabasına çok daha hayran oldum doğrusu.
Eleştiri/övgü ne isterseniz yazın :) çok linç etmeden tabi :) sevgi ve saygılarımla…