Damla Zararsız

Tüketiyoruz 

Damla Zararsız

Sufilere bir lokma, bir hırka yeterdi elbet. Peki ya bize?

Sahi niye doymuyoruz?

Gözümüz doysun diyoruz önce...

Çeşit çeşit yemekler koyuyoruz masaya. Doyunca da hem gözümüz hem midemiz döküp hepsini çöpe bir sonraki öğünde neyi nasıl tüketsek telâşı... 

Hiç kapanmayan musluklarla suyu, ayrı kalamadığımız bilgisayarlarla elektriği tüketiyoruz...

Trafikte zamanımızı tüketiyoruz. 

Olmayacak işlerle uğraşıp insanları memnun etmeye çalışarak enerjimizi tüketiyoruz. 

Bitti mi?

Duyguları tüketiyoruz örneğin... 

İki gün önce hayatımızda olmayan ve yine iki gün sonra hayatımızda olmayacağı muhtemel insanlarla güvenimizi, sevgimizi, umudumuzu tüketiyoruz. 

Bizi dinleyen, anlayan insanlar görünce -alışkın değiliz tabi- iyi niyetlerini tüketiyoruz. 

En önemlisi de kendimizi tüketiyoruz. "Ama ben... " diye başlayan cümlelerle habire kendimizi açıklamaya çalışıyoruz anlamayacak insanlara. 

Bilinçli tüketici olsak ya biraz... 

Neyi, kimi, ne uğruna?

Biriktirsek ya biraz...

Eşya, para, anı, insan... 

Eşya mı? 

Kırıldı, bozuldu, eskidi...

Para mı?

Kim biriktirecek kadar kazanıyor ki?

Anı mı?

Benim başımı kaşıyacak vaktim yok. 

İnsan mı?

Var zaten bir sürü.

Hem zaten nerede çokluk...

Öyle mi sahiden?

Evet, nüfusa bakarsanız ortalık insan kaynıyor. Nüfusu da geçelim hepimizin birçok tanıdığı var. Çevremiz geniş evelallah. Peki ya bunlardan kaç tanesi sık sık kapımızı çalar? Kaç tanesi gün aşırı arayıp hâl hatır sorar? Kaç tanesi gözümüze bakıp içimizi anlar? Ya da şöyle sorayım. Bizim bunları yaptığımız kaç kişi var? 

Paranızı, vaktinizi, gücünüzü boşa harcayabilirsiniz. Bu bir tek sizi ilgilendirir. Ama insanları tüketirken iki, üç hatta onlarca kez düşünün. Sonuçta geri dönüşümü, iadesi, bir üst versiyonu falan yok insan dediğinin. Gitti mi dönüşü yok.

Yazarın Diğer Yazıları