Bizim hikâyemiz fotoğraflarda kaldı. Bizim masalımız, ne iyi ne de kötü sonla bitendi.
Biz birbirimizi tamamlayamayan iki ayrı dünyanın insanıydık. Ben merhametine âşık olmuştum, sen o aşkın merhametine sadık değildin.
Ben sende kendimi kaybetmiştim, sen kaybolduğum yoluma dikenler ektin.
Sorunsuz güvenmiştim sana, sen ise bana bunu bir daha yapmamayı öğrettin.
Aşkı sevgiyi gerçek zannetmiştim, sen bana onların olmadığını hayalden ibaret olduğunu gösterdin.
Ben Allah’tan korkardım, bilmeden ihanet yapacağım diye. Sen ise ihanetin en büyüğünü bana yaptın.
‘Merhabalar’ elvedalara kaldı. O hikâye yarıda kalmadı, o hikâye yandı. İçerisinde ne sen ne ben yandık. İçerisinde benim sana olan saygım sevgim merhametim yandı. Ve küle dönüştü.
Merhamet aşklar için değildi ve giden her zaman yarık bırakandı, o gece bir daha sevmemeye yemin etti kadın ve o gece bir daha sevemedi kadın.