Ağız sağlığının gizli düşmanı: Diş eti hastalıkları

Dünya genelinde yaygın bir sağlık sorunu olan diş eti rahatsızlıkları, hafif diş eti iltihabından ciddi doku ve kemik kayıplarına kadar değişebiliyor. Diş etinde kızarıklık ve şişme ya da fırçalama sırasında kanama gibi belirtilerle uyarı veren bu rahatsızlıkların nedenlerini ve korunma yollarını Dental Plus İstanbul Periodontoloji Uzmanı Prof. Dr. Ufuk Sezer anlattı.

Ağız sağlığının gizli düşmanı: Diş eti hastalıkları

Diş eti rahatsızlıkları, toplumun geniş bir kesimini etkileyen önemli bir sağlık sorunudur ve ne yazık ki çoğu zaman göz ardı edilir. Bu durumun ciddiyeti, hastalığın ilerlemesiyle ortaya çıkan komplikasyonlarda kendini gösterir.

Diş eti rahatsızlıklarının hafif diş eti iltihabından ciddi doku ve kemik kayıplarına kadar değişebildiğini belirten Dental Plus İstanbul Periodontoloji Uzmanı Prof. Dr. Ufuk Sezer, diş eti problemlerinin detayları, belirtileri ve önleme yöntemleri hakkında önemli açıklamalarda bulundu.

İki ana kategoride inceleniyor

Diş eti hastalıkları, gingivitis (diş eti iltihabı) ve periodontitis (diş eti hastalığı) olarak iki ana kategoride incelenebilir. Gingivitis, diş etlerinin kızarması, şişmesi ve kolayca kanaması ile karakterizedir. Dişlerin düzenli olarak fırçalanmaması veya yanlış fırçalanması, plak birikimine yol açar ve bu da iltihaba sebep olur. Gingivitis, uygun ağız hijyeni uygulamaları ile geri döndürülebilir bir durumdur.

Periodontitis’in ise daha ciddi ve tedavi edilmediğinde diş kayıplarına yol açabilen bir durum olduğunu belirten Periodontoloji Uzmanı Prof. Dr. Ufuk Sezer, “Bu durumda, diş etleri dişlerden ayrılır ve dişleri destekleyen yapılar zarar görür. İlerleyen vakalarda, bu durum dişlerin sallanmasına ve hatta kaybına neden olabilir. Periodontitis'in nedenleri arasında kötü ağız hijyeni başta olmak üzere, genetik faktörler, sigara kullanımı ve bazı sistemik hastalıklar yer alır.” diyor.

Bu belirtilere dikkat!

Diş eti hastalıklarının belirtileri arasında diş etlerinde kızarıklık ve şişlik, diş fırçalama veya diş ipi kullanımı sırasında kanama, diş etlerinin dişlerden ayrılması, kötü ağız kokusu veya tat, dişlerde sallanma veya pozisyon değişiklikleri, çiğneme sırasında rahatsızlık veya ağrı sayılabilir. Bu belirtiler, hastalığın varlığına işaret eder ve derhal bir diş hekimi tarafından değerlendirilmelidir.

Her şeyin başı ağız hijyeni

Prof. Dr. Ufuk Sezer, diş eti hastalıklarının önlenmesi ve tedavisinin, ağız hijyeni alışkanlıklarıyla başladığına dikkat çekerek, “Günlük diş fırçalama ve düzenli diş ipi kullanımı, plak oluşumunu önler ve diş eti sağlığını korur. Ayrıca, düzenli diş hekimi ziyaretleri, erken teşhis ve tedavi için kritik öneme sahiptir. Diş hekimleri, profesyonel diş temizliği yaparak plak ve tartar birikimlerini temizler ve böylece diş eti hastalıklarının önlenmesine yardımcı olurlar.” diyor.

Sağlıklı beslenmenin gücü

Sağlıklı bir beslenme alışkanlığı da diş eti sağlığını destekler. Şekerli ve asidik gıdaların aşırı tüketimi, diş çürükleri ve diş eti hastalıklarının riskini artırır. Dengeli ve besleyici bir diyet, genel sağlık ve ağız sağlığını iyileştirmeye katkıda bulunur. Sigara ve tütün ürünleri kullanımından kaçınmak da diş eti sağlığı için önemlidir, çünkü bu alışkanlıklar diş eti hastalıklarının riskini artırır.

Diyabeti olanlar ekstra özen göstermeli

“Diyabet ve diğer sistemik hastalıkların iyi kontrol altında tutulması, diş eti sağlığını olumlu yönde etkileyebilir.” diyen Sezer, özellikle diyabetli bireylerin, diş eti hastalıklarına daha yatkın olduğuna ve bu nedenle ağız hijyenine ekstra özen göstermeli gerektiğine dikkat çekiyor.

Erken teşhis ve doğru tedavinin önemi

Diş eti rahatsızlıklarında erken teşhis ve doğru tedavi, bu hastalıkların seyrini büyük ölçüde etkileyen iki kritik faktördür. Erken teşhis, hastalığın henüz başlangıç aşamasında olduğu ve daha kolay ve etkili bir şekilde tedavi edilebileceği anlamına gelir. Gingivitis gibi hafif diş eti rahatsızlıkları erken teşhis edildiğinde, basit ağız hijyeni yöntemleri ve düzenli diş hekimi kontrolleriyle tamamen geri döndürülebilir.

Erken teşhisin bir diğer avantajının, potansiyel olarak daha ciddi komplikasyonların önlenmesi olduğunun altını çizen Sezer, “Periodontitis gibi ileri diş eti hastalıkları, tedavi edilmediğinde diş kaybına ve hatta kemik erozyonuna yol açabilir. Bu durumlar, erken teşhis ve müdahale ile önlenebilir. Diş hekimi, diş eti ceplerindeki plak ve tartar birikimini temizleyerek ve hastalara uygun ağız bakım tekniklerini öğreterek, hastalığın ilerlemesini önleyebilir.” diyor.

Doğru tedavi ise, hastalığın türüne ve şiddetine bağlı olarak değişir. Hafif gingivitis vakalarında, düzenli fırçalama, diş ipi kullanımı ve antiseptik ağız gargaraları yeterli olabilir. Daha ciddi periodontitis durumlarında ise, derin temizlik işlemleri, reçeteli ağız gargaraları, antibiyotik tedavileri ve bazı durumlarda cerrahi müdahaleler gerekebilir. Periodontal tedavi, diş eti hastalıklarının ilerlemesini durdurabilir ve dişlerin daha uzun süre sağlıklı kalmasına yardımcı olabilir.