Zeynep Kızkun

Fanatik misin yoksa sadece bir hayran mı?

Zeynep Kızkun

Malumunuz mevcut pandemi dolayısıyla uzun bir süredir vaktimizin çoğunu evde geçiriyoruz. Buna bir de hafta sonu dışarı çıkma yasağı eklenince, kendimizce komik ve aslında son derece mantıksız çözümler üretir olduk sosyalleşme arzumuza. Dışarı çıkma yasağı olan hafta sonunu ana-baba evinde ailece, hep birlikte göğüslemek gibi (!) Koronavirüs bu birlikteliklere bayılmıyormuş gibi…

Neyse.. Biliyorsunuz ki yetişkin bir insan vücudunun ortalama %60-65’i su. Benim babamınki futbol. (!) Tam bir futbol tutkunu kendisi. Cuma akşamından Pazartesi sabahına dek TV’de yeşil sahadan başka bir şey görmedik. (Yoo iyiyiz delirmedik. Pandemi hayatının delirtemediği bünyeye 30-40 saat futbol vız gelir, o ayrı bir mesele.) Bir ara bazı takımların taraftarlarının biraz fazla tutkulu olmalarıyla ilgili bir muhabbet döndü ortamda. Hatta bazen bu tutkunun şiddet olarak kendini dışa vurması ile ilgili. Gözümüz- kulağımız basından, TV’den aşina biraz olaylara da yine de bir bakayım dedim neler olmuş. Aman Allah’ım! Akla ziyan olaylar: kavgalar, dövüşler, yaralamalar hatta cinayetler! Bazı takımların efsaneye dönüşmüş holigan çeteleri bile var. Peki nedir bu tutkunun, bu sevginin, bu alt tarafı bir takımı destekliyor olmanın insanları bir canavara dönüştürebilmesinin altında yatan psikoloji?

Fanatizm ve holiganizm psikolojisi hakkında yazılan makalelere göz attım, psikologların forumlarda yazdığı yazıları ve konu ile ilgili yapılmış birkaç röportajı okudum.

Öncelikle fanatizm ve holiganizm farklı şeylermiş: Fanatiklik bireysel olarak yaşanabilen bir olgu iken, holiganlık için bir grup ya da örgüte ihtiyaç var. Holiganizm adını İngiltere’de düğünlerde olay çıkaran ‘Holigan’ ailesinden almış fakat futbolla özdeşleşmiş sonradan. Biliyorsunuz İngiltere holigan çetelerinin zaman zaman şaha kalktığı bir ülke. Hatta başrollerinde Elijah WOOD, Charlie HUNNAM VE Claire FORLANI’yi gördüğümüz Yeşil Sokak Holiganları (Green Street Holigans) adlı bir filmleri bile var. Fanatizm sevgi gibi ılımlı, sıcacık duygulara dönüşebilirken, holiganizm aşırı fanatizmin doğurduğu bir saldırganlık boyutu. Hatta deniyor ki her fanatik holigan değildir, ama her holigan bir fanatiktir.

Peki fanatizm insanın canına can katan bir coşku hali mi yoksa bir kişilik bozukluğu mu? Ya da fanatik kimdir? ( Tabi sadece futbol ya da başka bir spor dalının değil, bir ideolojinin, bir akımın, bir inancın fanatiği de olabiliriz.) Birey tarafı olduğu konuda herhangi bir eleştiriye katlanamıyor ve tepki gösteriyorsa bu taraftarlık duygusu fanatizmdir. Eleştiriyi kabul etmiyorsa bile dinliyor ve aşırı tepki vermiyorsa fanatizm söz konusu değildir diyor uzmanlar.

Okumalarımın ve araştırmalarımın sonucu genelde iki kapıya çıktı: Sosyal Kimlik Teorisi (SKT) ve Özdeşim. Sosyal Kimlik Teorisi diyor ki insanlar taraftarı oldukları takımla kendilerine bir kimlik ediniyorlar. Bu bir özsaygı artırma çabası hatta. Takım renklerine olan tutkuları, takımın tarihini, kulüp başkanının uğurlu sayısını, bütün takım oyuncularının isimlerinden tutun özel hayatlarına kadar her bir şeylerini bilmeleri hep bu çabanın sonucuymuş.

Özdeşim ise kişinin başarılı bulduğu, saygın ve güçlü olduğunu düşündüğü bir kişi ya da grupla kendisini bir sayarak özgüven kazanmaya çalışması, özdeşim kurduğu kişi ya da grubun başarısı kendi başarısıymış gibi hissetmesi durumuymuş. Yani bu durumda bir fanatik, takımı bir maçı aldığında başarı ve memnuniyet duygularını tatmin etmiş oluyor. Bir gruba ait olmanın verdiği sosyal rahatlık da cabası.

İ.Ü. Cerahpaşa Tıp Fakültesi Psikiyatri Anabilim Dalı öğretim üyesi Prof. Dr. İbrahim Balcıoğlu "Sporun Sosyolojisi ve Psikolojisi" adlı kitabında bu duruma farklı bir yorum kazandırmış ve taraftarın kişilik özelliği ile ilgili şunları söylemiş:

"Futbolda üstünlük mücadelesi, üstün olma yenme iddiası, yenilmeme azmi, biz-ötekiler ikiliği işin tabiatında vardır. Tuttuğu takımla kimliğini bulma, özdeşleşme, futbol ile doruğa çıkıyor. Az gelişmiş toplumların bireyleri de az gelişmiştir. Yenilgiyi kabul edemez. Şiddete yönelir. Toplum olarak başka alanlarda gösteremediği başarıyı sporda gösterince, bunu abartır. Oysa gelişmiş ülke insanının ülke olarak başka başarıları var ve sporda başarısız olduklarında dünyanın sonu gelmiyor. Bu durum toplumdaki bireyleri de etkiliyor."

Tartışmaya açık mı? Tabi ki diğer tüm bakış açıları gibi tartışılabilir ve üzerine düşünülebilir. Ama bu bambaşka bir yazının konusu olsun. Herkese iyi bir hafta diliyorum.

Yazarın Diğer Yazıları