Eylül Arı

Ayaz ve Güz kim?

Eylül Arı

Ayaz

Ayaz, 5 yaşında güneş yüzlü bir kız çocuğu. İçinde iyilik ve saflığı son derecesine kadar barındıran birisi. Bir o kadar kırılgan ve masum. En ufak bir olumsuzluktan etkilenebiliyor ve çökebiliyor fakat umutla besleniyor. Her zaman karanlığı bölen ince güneş süzmelerinin umut olduğunu söylüyor. Her şey kötü gidiyor gözükse bile daima güneşin doğduğunu ve iyi şeylerin olduğuna inanıyor.

Tertemiz kalbi sevgiyle ve yaşama arzusuyla dolu. Oldukça sakin yaşıyor hayatını. Esen rüzgarın ağaç dallarına çarptıkça yaprakların çıkarttığı sesi çok seviyor. Gülümseyen insanların, sevgiyle beslenen hayvanların varlığından çok mutlu. Ufak bir olumsuzluktan etkilense bile “Onca şeye rağmen hala hayattayız, şükürler olsun” diyor sürekli. Seviyor hayatı, yaşamayı ve var olmayı.

Ayaz, Eylül’ün sağ yanı. Eylül kendisiyle kavgaya girdiği günden itibaren bölünmeler yaşadı. İçinde Bir iyi tarafın bir de kötü tarafın olduğunu söylüyordu. Her insan gibi. Fakat farklıydı diğer insanlardan. Onları duyabiliyor ve söylenen her cümlenin kim tarafından söylendiğini ayırt edebiliyor. Eylül’ün saf tarafı. Her zaman umut olduğuna inanan tarafı. Eylül dibe batsa da Ayaz onun daha çok inmesine izin vermediği için Ayaz onun sevgi tarafı.

Kısaca Ayaz; Eylül’ün iyi, saf, masum, gülümseyen, umutlu yanı. Bileğine kazıdığı sağ yanı.

Güz

Güz, 5 yaşında gece yüzlü bir erkek çocuğu. Doğduğundan beri depresif demek az kalır ama depresifliğin somut hali diyebilirim. O kadar pesimist ki, mutsuzluk, umutsuzluk ve acıdan besleniyor. İnancı “Ne olursa olsun sonu hep aynı hüzün, hep aynı drama”. Ne kadar güzellik sunulursa sunulsun sürekli ağlıyor. Çünkü biliyor aslında sonunun neye bağlanacağını. Hiçbir şeyden zevk alamıyor. Melankolik bir şarkı bile yetebiliyor onun daha çok içine kapanmasına. Derin bir kuyuda yaşadığını ve buradan asla çıkamadığını, bir süre sonra mutsuzluktan zevk almaya başladığını söylüyor.

O kuyuya ne kadar yardım eli uzanırsa uzansın, kuyudan çıkamadan tekrar tekrar düştüğünü söylüyor. Üzücü gerçek bunların gerçek olması. Yüzünde asla gülümseme yok, Ayaz’ın tam aksine. Karanlığı bölen güneş süzmelerinin umut olduğuna asla inanmıyor. Çok denedi zamanında bu durumdan kurtulmayı. Tekrar tekrar elleri parçalanana kadar denedi. Koca bir döngüdeydi ama. Başaramadı, içinde ki o karamsarlığa engel olamadı. Bir gün bunun son olmasını diliyor.

Güz, Eylül’ün sol yanı. Karamsar, dibe batık, mutsuz ve umutsuz yanı. Eylül dibe battığında kendisini Güz’ün yanında buluyor. Güz, Eylül’ün dört duvar arasında karanlık bir odada sığındığı yatağı.

Kısaca Güz; Eylül’ün karamsar, mutsuz, umutsuz yanı. Bileğine kazıdığı sol yanı.

Yazarın Diğer Yazıları